23 Şubat 2010 Salı

İşte Başlıyorum

Tencerede 3 gündür atılmayı bekleyen makarnayı nihayet boşalttım. Tanrım...Ne iiiğğrenç bir koku. Hava buz gibi ama tüm pencereleri açtım. Birikmiş bulaşıkları makineye yerleştirdim. Eee...artık hazır mıyım? Aslında önce bişeyler yesem iyi olurdu sanki. Aklım daha çok çalışır, daha güzel bişeyler yazarım belki. Belki kahvaltı sonrası bu bloğu yazmaya başlasam böyle bir isim koymazdım... İskelede gün batımı...Niye ki ? ...Çünkü bu manzaraya bayılıyorum :)
















2009'dan kalan 2 haftalık zorunlu iznimin ikinci haftasındayım. Henüz haftanın başlarında olmamıza rağmen içim daralmaya başladı. İşe dönmek istemiyorum. Çok bunaldım. Yine aynı anlamsız sorunlarla boğuşmak istemiyorum. Kim bilir benim gibi şu anda yaptığı işten nefret eden kaç kişi vardır. Aslında açacaksın şöööyle sıcacık bir cafe... adamların çalışacak, sen bir kenarda kahveni yudumlayıp gelen gideni seyredeceksin. Masa başı iş bana göre değil. Benim insan içine karışmam lazım, çalışırken eğlenmem lazım. Nerdeeee...

Çılgın Ruziyeye de zorla iki gün izin aldırdım. Perşembe ve Cuma Ağaoğlu My Resort Otel'e gidelim dedik. Şimdi onu ayarlamam gerekiyor.
İlk defa Uludağ'a gideceğim. Kayak yapmayı bilmiyorum ama şu kanepede oturup manzarayı seyretmek de yeterli olur sanırım. Daha önce Bursaya gittiğimde , Domuzcuk ve ailesi olacak Allahın dümbelekleri, Bursayı gezdiriyoruz diye alış veriş merkezi dolaştırmışlardı. O lanetli günden sonra bir daha oraya ayak basmam diyordum ama vazgeçtim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder