20 Kasım 2010 Cumartesi

Tembellik ve Ötesi

Tembelim ben arkadaş, bu durumun başka izahı yok. Koskoca bayram tatilini bomboş geçirdim. Oysa ne planlarım vardı. Sözde eve iş getirmiştim. Geçen iki hafta biriktirdiğim herşeyi temizleyip bayramdan sonra elimi rahatlatacaktım. Sonra evi düzenleyecektim. Düzensiz çekmecelerimi toparlayıp artık kullanmadığım giysileri atacaktım. Kendimi geliştirecem ayağına internetten araştırma yapacaktım, kitap okuyacaktım. En önemlisi spor yapacaktım. Ne gezeeer... Tüm gün tembellik ettim. Jewel Quest diye bir oyuna sardım, saçma salak zamanımı harcadım. Şimdi oturmuş niye böyle yaptım diye dertleniyorum


Aslında uzun zamandır böyleyim. Daha önce bu halimi depresyonda olmama bağlamıştım. Ama değilmiş. Psikiyatristim bu konuda son noktayı koydu..."Eee...sizinki artık tembelliğe giriyor " .
Tembellik için de bir hapınız var mı diye soramadım tabii. Teyze biraz ciddi, şımarıklık yapmaya gelmiyor. Gerçi verdikleri de ne kadar işime yarıyor bilemiyorum. 2 yıldır prozac kullanıyorum ama hala firarda olan keçilerim var. Geçenlerde şişmanlığımdan dolayı bir hap verdi ama o da çok ağır geldi. Konuşurken lafımın devamını unutmaya başladım... o derece yani . Aslında şişmanlığım da tembelliğimden. Spor yapmaya üşenmesem biraz toparlanıcam ama yok. Onu da haplarla halletmek isteyecek kadar tembelim. Hakkatten yaaa... tembelliğe iyi gelecek bir hap var mıdır?

11 Nisan 2010 Pazar

Günaydın Güneş

Bu sabah çok keyifli uyandım. Gözümü açtığımda balkon penceresinden gelen harika bir güneş ışığı gördüm. İşte güzel bir bahar sabahı dedim kendi kendime. Yüksek sesle "Günaydın güneş" dedim.


Yalnız yaşamaya başladığımdan beri ara sıra böyle kendi kendime konuşur oldum. Başkaları da böyle yapıyor mu merak ediyorum. Valla bir gören olsa sıyırmış der herhalde. Amaaaan bana ne canım. O an çok güzeldi ve bir şekilde paylaşmak istedim. İnsanlar güzel şeyleri sevdikleri ile paylaşmak ister. O anda yanımda kimse olmadığı için ve kendimi de çok sevdiğim için öyle yaptım işte :).

Bugün ne yapsam bilemiyorum. Aslında çalışmam lazım ama sürekli evde iş yapmaktan bıktım. Dün akşam yarım saatliğine arsız böcüke uğradım. O da benim gibi işe gömülmüş durumda. Epeydir görüşemiyorduk, hasret giderdik. Kuzeni cimcime de ordaydı. Halkalı taraflarında outlet mağazalar varmış. Bugün için oraya gitmeyi planlıyorlardı. Beni de davet ettiler. Sanırım işi akşama öteleyip onlara takılacağım. Kendimi suçlu hissediyorum ama naaapiiiim....Bir yandan bahar, bir yandan güneş, bir yandan ucuz alış veriş ... insanın aklı gidiyor :)
Bence alış-veriş denen şey dünyanın en iyi psikolojik rahatlama aracı. Üzgün müsün, biriyle kavga mı ettin, bunaldın mı...Çık alış-veriş yap. İnsan dünyayı unutuyor. Hele bir de indirim varsaaaa...deymeyin keyine.
Neyse , şimdi gidip hazırlanayım. Belliki gün yorucu geçecek...

13 Mart 2010 Cumartesi

AŞK

50'li yılların filmlerine bayılırım. Dean Martin, Rock Hudson, James Steward, Grace Kelly ve daha kimler kimler... Ne var bu filmelerde bu kadar güzel olan?... Aşk var...Eski romantik aşklar.

Eskiden kadınlar el üstünde tutulurmuş. Narin duyguları incinmesin diye kırk takla atılırmış. Erkekler beğendikleri kadının gönlünü çelmek için inanılmaz kurlar yapar, kadınları ihya ederlermiş...Ya şimdi ? Nereye gitti bu adamlar?

Günümüzün erkekleri tam birer hödük. Artık kadınlar erkekleri tavlar oldu. Artık erkekler kendilerini ağırdan satıyor. İşlerine gelmediği noktada "Siz kadınlar çok karışıksınız" klişesi arkasına sığınıp aptala yatıyorlar.... ya da gerçekten çok aptallar. Sanırım bunun nedeni korkmaları. Kadınların gün geçtikçe daha güçlü olmalarından, kendilerine yetebilmelerinden ve belki de bu güçlü varlıklar tarafından reddedilmekten korkuyorlar. Belki bu nedenle de kendilerini ağırdan satıp, işler yolunda gitmediğinde "zaten o benim peşimden koşmuştu" diyerek yok olmak üzere olan egolarını tatmin etmeye çalışıyorlar.

Feminist falan olduğumu düşünmeyin. Sadece eski kadınların yaşadıkları güzel duyguları tadamıyor olmaktan dolayı kızgınlık duyuyorum. Çılgın Ruziye bugünlerde pek bi heyecanlı. Ne varki keyifle yaşaması gereken bu heyecanı , heyecanı yaratan hödüğün naz yapmasından dolayı gölgeleniyor.



9 Mart 2010 Salı

Mikadonun Çöpleri

Mikadoyu bilir misiniz ? Bir sürü ince, uzun ve değişik renklerle boyanmış çubuğu topluca dik tutar ve birden bırakırsın. Sonra diğerlerine değdirmeden çubukları toplamaya çalışırsın.




Sanki birileri, beynimi, aklımı, benliğimi ... ne biliim işte, beni ben yapan bir sürü şeyi almış ve mikado çöpleri gibi dağıtıvermiş. Şimdi onları nazikçe toplamaya çalışıyorum ama illaki diğerlerine çarptırıp sıramı kaybediyorum. Bir türlü toplayamıyorum ...toparlanamıyorum.

25 Şubat 2010 Perşembe

Baş Belası Migren

Nefffret ediyorum şu migrenden . Yine tuttu lanet olasıca. Mide bulantısı olmayınca yine bir şekilde idare ediyorum da, bulantı olunca dayanamıyorum. Çılgın Ruziye beni zorla spora götürmeden önce hafiften migrenim sinyal vermeye başlamıştı zaten. Çekenler çok iyi bilir bu sinyal olayını. Yürüyüşün sonlarına doğru dayanılmaz hale gelince antremanı bıraktım. Zaten 45 dakikadır yürüyodum...çok bile . Duş alınca biraz rahatladım ama çoraplarımı giymek için zorlanınca yine zonklamaya başladı. Şu lanet göbekten kurtulmam lazım artık.

Evet göbek... Göt - göbek bi dünya olmuş bir obezim ben. Üniversite yıllarında 48 kilo olan ben, şimdi 92 kiloyum. İşin kötü yanı , çok uzun zamandır kilo vermekten , hatta kendimden , vazgeçmiş olmam. Şükredecek çok şeyim olmasına rağmen hala mutsuz ve depresif olmaktan kurtulamıyorum. Sevgili psikiyatristim bile 1.5 yıldır benimle baş edemedi . Aslında bu blogu yazmaya başlamış olmamın en büyük sebeplerinden biri de bu. Biraz kendimle hesaplaşmak. Hayatıma biraz daha dışardan bakmaya çalışıp hatalarımı düzeltmek. Dile getirmediğim şeyleri yazarak anlatmak ve belki biraz rahatlamak. Neyse...

Nihayet tatil olayını ayarladım. İlk defa böyle bir kış tatili yapacağım. Başka zaman olsa haftasonu için bu kadar para vermezdim herhalde ama, hem benim hem de çılgın ruziyenin bugünlerde farklı birşeylerle aklımızı meşgul etmeye çok ihtiyacımız var. Yarın tatil için biraz alış veriş yapayım diyorum. Mavi jeans'in kadife pantolonlarından alayım dedim. Dolabımdakiler artık üstüme olmuyor. Umarım 36 beden bulurum. Bu cümleden sonra şunu söylemeden geçemeyeceğim. Bazen özel güçlerim olduğunu düşünürüm. Uzun zamandır görmediğim birini durduk yere düşünürsem bir kaç gün sonra görürüm, birinin masasına göz diktiysem adam bir kaç gün sonra istifa eder ya da ne bileyim, bazen de bişeyi çok isterim, bir gün olur. Ben uzun zamandır 36 beden olmak istiyordum, tuttu. Gerçi kastettiğim 36 bu 36 değildi ama...

23 Şubat 2010 Salı

İşte Başlıyorum

Tencerede 3 gündür atılmayı bekleyen makarnayı nihayet boşalttım. Tanrım...Ne iiiğğrenç bir koku. Hava buz gibi ama tüm pencereleri açtım. Birikmiş bulaşıkları makineye yerleştirdim. Eee...artık hazır mıyım? Aslında önce bişeyler yesem iyi olurdu sanki. Aklım daha çok çalışır, daha güzel bişeyler yazarım belki. Belki kahvaltı sonrası bu bloğu yazmaya başlasam böyle bir isim koymazdım... İskelede gün batımı...Niye ki ? ...Çünkü bu manzaraya bayılıyorum :)
















2009'dan kalan 2 haftalık zorunlu iznimin ikinci haftasındayım. Henüz haftanın başlarında olmamıza rağmen içim daralmaya başladı. İşe dönmek istemiyorum. Çok bunaldım. Yine aynı anlamsız sorunlarla boğuşmak istemiyorum. Kim bilir benim gibi şu anda yaptığı işten nefret eden kaç kişi vardır. Aslında açacaksın şöööyle sıcacık bir cafe... adamların çalışacak, sen bir kenarda kahveni yudumlayıp gelen gideni seyredeceksin. Masa başı iş bana göre değil. Benim insan içine karışmam lazım, çalışırken eğlenmem lazım. Nerdeeee...

Çılgın Ruziyeye de zorla iki gün izin aldırdım. Perşembe ve Cuma Ağaoğlu My Resort Otel'e gidelim dedik. Şimdi onu ayarlamam gerekiyor.
İlk defa Uludağ'a gideceğim. Kayak yapmayı bilmiyorum ama şu kanepede oturup manzarayı seyretmek de yeterli olur sanırım. Daha önce Bursaya gittiğimde , Domuzcuk ve ailesi olacak Allahın dümbelekleri, Bursayı gezdiriyoruz diye alış veriş merkezi dolaştırmışlardı. O lanetli günden sonra bir daha oraya ayak basmam diyordum ama vazgeçtim.