27 Ocak 2014 Pazartesi

Kaçamak Çorbası


Kaçamak çorbası, diyetisyenimin verdiği lezzetli bir çorba. Eğer diyetinize uygun olmayan bir öğün yediyseniz bunu telafi etmek için yapıyorsunuz. İşte malzemeler;
2-3 kabak, 2-3 domates, 1 demet maydonoz, 1 demet nane, 1 demet dere otu, 1-2 diş sarmısak, 1 adet sogan (Ben kokmasın diye sogan ve sarmısak koymuyorum.) 1 yemek kaşığı bulgur, 1 yemek kaşığı zeytin yağı, 1 çay kaşıgı karabiber, 1 çay kaşığı kırmızı biber, 5 su bardağı su (1 lt)
Yapılışı : Bunların hepsi tencereye atılır. bir taşım kaynadıktan sonra blenderdan geçirilir ve afiyetle yenir.

Bu çorbayı ilk yaptıktan sonra diyetisyenime gidip tarifte bir yanlışlık olduğunu, su miktarının yetmediğini söylemiştim. O zaman öğrendim ki bir taşım kaynatmak, suyun tencereden taşması anlamına gelmiyormuş. Bir kere fokurdamaya başlaması demekmiş. Sizlerden de bilmeyenler olabilir diye bu çok değerli bilgiyi paylaşmak istedim.


Şimdi gecenin bir vakti bu tarifi neden yazdım? Sebebi tamamen vakit geçirmek. Şu anda çorbanın hazırlanmasını bekliyorum. Ufak bir ağlama krizi sonrası çorbayı yapıp yarın öğlen iş yerine götürmeye karar verdim. Göz yaşları içinde malzemeleri hazırlarken hala tam olarak neden ağladığımı çözememiştim. Düşündükçe bunu neyin tetiklediğini fark ettim.


Yatmadan az önce televizyonda "Bride Wars" isimli geyik ötesi bir komedi filmi izlemiştim. Sanırım ister istemez bilinç altımda başka çağrışımlar yaptı. Uyumaya çalışırken kendimi çok kırılmış ve çok üzgün hissediyordum.  Normalde tetikleyiciyi bulduğunda sevinip rahatlamam gerekir öyle değil mi? Sonuçta artık "çok da fifi" demeyi başarabiliyorum. Ne yazık ki öyle olmadı. Bu sefer de böyle aptal bir şey için gecenin bu vaktinde çorba yapmaya başladığım için ağlamaya başladım. Otlar yıkanmış, kabaklar doğranmaya başlamış... yarım bırakamazdım..Hay laaaneetttt !!! Neyse, artık olan oldu. Hem şimdi daha iyiyim. Yazmak beni rahatlatıyor. Hala uyumayan varsa.. İyi geceler :)


24 Ocak 2014 Cuma

Neye niyet neye kısmet..

Özlediniz mi beni bakiiim ? Koşuşturma içinde yazmaya vakit bulamıyorum. İş güç yoğun ama bu sefer özel hayatımı ihmal etmemeye çalışıyorum. 


Hatırlarsanız geçen yazımda İtalya'ya gitmeye niyetlendiğimden bahsetmiştim. Bu düşüncemi Çılgın Ruziye'ye ilettiğimde, Şubat ayı sonunda Hollanda'ya gideceğini, istersem ona katılabileceğimi söyledi. Kedi miyav der mi?!! Hemen atlatadım tabii. Pasaportumun süresi çoktan dolmuştu. Bu hafta içinde hemen fotoğraf ve harç işlemlerini halledip pasaport başvurumu yaptım. Bugün elime geçti. Oysa başvurumu yapalı sadece 2 gün olmuştu, inanılmaz bir hız. Bu arada emniyet müdürlüğündeki polis memurunun güler yüzü ve yardım severliği görülmeye değerdi.Yaşlı bir teyze vardı. Kendi başına oturup kalkmakta zorlanıyordu. Ona hem işini halletmekte çok yardımcı oldu hem de giderken aşağı kadar yardım etti. Anladığım kadarı ile taksiye binsin diye biraz da para vermiş. Helal olsun, ne diyeyim.


Neyse konumuza dönelim. Bundan sonraki iş Schengen vizesine başvurmak.Umarım bir aksilik olmaz da tüm işlemler yetişir. Çok ucu ucuna olacak. Schengeni aldıktan sonra artık kim tutar beni? süresi dolana kadar bir oraya bir buraya.. ooohhh.. gezer dururum artık. Şöyle karanlık bölgelerden çıkıp aydınlıklara ulaşmak lazım, diiii mii ama ?  :) 








17 Ocak 2014 Cuma

Tebrik Kartları


Dün sizlerle paylaştığım olay yüzünden gece uyumakta epey zorlandım. Dolayısıyla bugün istemeyerek de olsa geç kalktım. Dünün huzursuzluğu, uykusuzluğun verdiği sevimsizlik ve işe geç kalma telaşı ile evden kendimi zor attım. Binanın kapısından çıkarken gözüm posta kutusuna takıldı. İçinde faturalardan farklı bir şey vardı. Meğer sevgili Arsız Böcük'üm yeni yıla girmek için gittikleri Roma'dan bana tebrik kartı göndermiş. O anda ne kadar mutlu olduğumu ve yüzüme yayılan kocaman gülümsemeyi size tarif edemem. Tam yılbaşı günü de sevgili Gamsız Böcük'ten aşağıdaki kartı almış ve aynı mutluluğu hissetmiştim. Merak edenler için; Bu tatlı kız şu yazımdaki fotoğrafta biberonu tutan elin sahibi :)


Arsız Böcük mesajında, oraları görmemi ve 2014'te tüm hayallerimi gerçekleştirmemi dilemiş. Neden olmasın? Duyduk duymadık demeyin ! Bu sene bir çılgınlık yapmaya  ve Italya'ya gitmeye karar verdim :). Eeyyy Evren ! Duy sesimi . Zamanını şu anda bilmiyorum ama illaki bu sözümü tutacağım. Bugüne bugün tek başına Sapancalara gitmiş hatunum, bunu mu yapamayacağım ? Hah !



16 Ocak 2014 Perşembe

Sevimsiz İşler Bunlar

Epeydir yazmadığımı fark ettim. İşler güçler o kadar yoğun ki.. Bir süredir burada anlatmaya değecek keyifli bir konu bulamıyorum. Eh..Hayat her zaman güle oynaya geçmiyor. O yüzden yüksek müdasenizle, bugün yaşadığım hiç de hoş olmayan bir deneyimi paylaşarak içimi dökmek istiyorum.


Ekibimde ciddi performans sorunu yaşayan bir arkadaş vardı. Aynı nedenden dolayı daha önceki ekibinde çalışmaya devam etmesi mümkün olmamış, yeni bir şansı olsun diye benim ekibime geçmişti. Ne yazık ki sorunlar artarak devam etti. Geçenlerde kurumumuz tarafından dördüncü uyarı yazısını da aldı ve bugün iş akdini feshetmek durumunda kaldık. Daha önce de yönetici konumundayken işten çıkarılma ile ilgili prosedürlere dahil olmuştum. Ancak ilk defa, bu durumun tebliğ edildiği bir görüşmede yer aldım. Allah'tan yanımda insan kaynakları uzmanı arkadaşım vardı ve bütün süreci o yürüttü.


Anladım ki IK'ci olmak zor zanaat. Bir kere acayip sabırlı olmanız ve sinirlerinizi aldırmış olmanız gerekiyor. Bu görüşmede arkadaşın bazı tavır ve soruları karşısında tek başıma olsaydım, sanırım tartışmaya girer, iğneleyici cevaplar verir ve hatta dayanamayıp bir iki fiziksel tepki (!) gösterebilirdim. Çok şükür böyle olmadı. Arkadaşım sabırla her sorusuna cevap verdi ve her tepkisini sakin karşıladı, vallahi takdir ettim. Görüşmenin en kötü tarafı, arkadaşın işten çıkarılmakta olduğunu zor idrak etmesi oldu. Zor durumda kalmasın ve bir süre daha maddi olarak idare etsin diye bir paket hazırlanmıştı. Arkadaş bunu kabul etmeyerek işe devam edebileceğini sandı bir süre. Hala "bunu imzalamadan önce bir gün falan düşüneyim"  gibi cümleler kurdu. Zor.. gerçekten çok zor bir süreç.


Son on - on beş gündür sıkıntılı geçiyor böyle. Geçen hafta da şu boşanma meselesi ile ilgili süreç gündemimdeydi. Avukatıma gidip yeni sürecin işleyişi hakkında bilgi aldım ve yapılması gerekenleri öğrendim. Resmen içim şişti. Her şey bir yana, ister istemez tekrar o günlere dönüp olanları hatırlamak canımı sıktı. Bir yanım her şeyden vazgeçmeyi ve sessiz sedasız bu işi bitirmeyi istiyor. Diğer yanım da "Hakkını ara kızım" diyor. Üç yıllık bekleme sürecine girdiğimizde askıya alınan tazminat davası yeniden canlanacak. Bu durum karşı tarafın yusuf yusuf olmasını sağlar ve yüzümü güldürür. Asıl soru "buna değer mi?".  Aklım çok karışık.

En iyisi, modumu düşüren olaylara karşı sağlam bir "tiktir" çekmek sanırım.