30 Haziran 2013 Pazar

Hayat Dediğin Budur

Bazen sadece dinleriz .. Çocukların ilginç sorularını, iPod'daki müziği ya da araba kullanırken radyoda çıkan bir reklamı... Ama öyle bir zaman gelir ki, o dinlediklerimiz bizim için inanılmaz anlamlar kazanır. Sevdiğin birini kaybettiysen, aşıksan  ya da hayatında eksik olan bir şeylerin peşine düştüysen böyle anları daha çok yaşarsın. En azından benim için durum böyle...
Bir süredir radyoda Renault Captur reklamını dinliyorum ve çok hoşuma gidiyor. Sanki Tanrı reklam şirketi ile anlaşmış ve bu sözleri benim için hazırlatmış gibi .Ahh..tabi Necat İşlerin o iç gıcıklayan sesinin, sözlerin güzelliğini arttırmakta etkisi olduğunu söylemem lazım, hakkını yemeyelim şimdi çocuğun. Bana sorarsanız onu seçmek de yine Tanrının işidir..Ne de olsa malını iyi tanıyor :)

İşte o sözler ;

Anla !
Bir anda
Gün yok bugünden başka.
Her şey şimdi, şu anda
Git..Kendini al yanına..Bir çanta
Yeni bir deniz keşfet
Dünyayı gör...Kendi gözlerinle
Kendini gör...Başkasının gözüyle
Dön , haa .. Ruhunu unutma !
Ayakta uyuma !
Saat kaç ?
Çalışşş !
Temmbellik yapppp...
Aklını özgür bırak.
Aşık ol
Terk et
Yeniden başla...
Koş !
Yetiş !
Bırak !
Duuurr
Dinlenn
Sıkıldın mı?
Yok canımm
Hep eğlen
Her şey kendiliğinden
Aynaya bak.. Yokla kendini
Sor ! İyi misin ?  Mutlu musun? Nerdesin ?
Düşünnn
Sonra bırak düşünme...
Bazen cevapları bilmeden de mutlu olunur.
Hayat dediğin budur...

22 Haziran 2013 Cumartesi

Mutlu Yıllar Güzel Annem

Bugün biricik güzel anneciğimin doğum günüydü. Sabah uyanır uyanmaz arayıp muhteşem sesimle doğum günü şarkısını söyleyerek ilk kutlamamı yaptım. Sonrasında tüm gün iş yerindeki bir eğitime katılmam gerekti. Ancak akşam 17:00 civarı anneme gidebildim.

Canım, beni her zamanki güzel gülüşüyle karşıladı. Bu kadın hakikatten çok güzel yaa.. Tü tü tü nazar değmesin. Cildi hala pırıl pırıl, hiç yaşını göstermiyor. Azıcık makyaj yapınca güzelliği daha da ortaya çıkıyor. Ehh.. ben de anneme benziyorum :)) . Yılların annemde değiştiremediği  bir özellik daha var. O da bizi sürekli koruyup kollamaya, sürekli beslemeye çalışan tam bir anaç tavuk olması. Bazen bu özelliği çileden çıkarıyor olsa da onun böyle mutlu olduğunu görünce söyleyecek lafım kalmıyor. Çılgın Ruziye ve ben kaç yaşımıza gelmiş olursak olalım, hala onun biricik yavrularıyız.

Seneler geçtikçe özel günleri kutlamanın heyecanı azalıyor galiba. Artık ne annem ne de babam özel bir şeyler yapmayı pek istemiyor. Önceden olsa dışarı yemek yemeğe falan giderdik, ya da evde olacaksak bile süslü püslü giyinip özenle kurulmuş soframızda keyif yapar, fotoğraflar falan çekerdik.  Ben küçükken, biz çizgi film izlerken annemin mutfakta iş yapıyor olmasına çok üzülürdüm. O yemek yapmak zorunda olduğu için çizgi film izleyemiyor zannederdim :) . Belki şimdi de öyle bir durumdur. Belki gerçekten üzülmemi gerektirecek bir şey yoktur. Belki sadece o günü hatırlamak ve bir arada olmamız onlar için yeterlidir. O yüzden bu heyecanın azalması her ne kadar içimi burksa da saygı duymaya ve anlamaya çalışıyorum. Dilerim daha çok uzun yıllar böyle güzel günleri sağlıkla ve mutlulukla bir arada geçiririz :)

Bu arada senin diyet n'ooldu diye merak ediyor olabilirsiniz. Günü, akşam yediğim evde yapılmış ve üstüne Nutella sürülmüş 2 dilim anne keki ile kurtardım. Yarın sabah erken kalkıp önce güzel bir yürüyüş , sonra da sağlıklı bir kahvaltı ile olayıma kaldığım yerden devam etmeyi planlıyorum.







21 Haziran 2013 Cuma

Tanışalım



Sizi batının en tembel, en sözünde durmayan, ideallerini gerçekleştirmek için yapmaya kalktığı her  şeyi yüzüne gözüne bulaştıran, en azılı beceriksiz insanıyla tanıştırmak istiyorum...BEN !
Bugün iş yerinde bir arkadaşın doğum gününü kutladık. Yine koca bir dilim pasta yedim. Eee..yarın da anneciğimin doğum günü. Ooooffff...
Ben kimim biliyor musunuz? Hani piyangodan ikramiye kazanmak isteyen ama gidip o kahrolası bileti almayan salaklar var ya, hah işte onların ele başıyım. Yapmak istediğim çok şey var. Başta yeniden normal bir kiloya düşmek gibi güzel hayallerim var. Ama hayallerimi gerçekleştirmek için bir türlü uyanamıyorum. Hımm ... bi dakka yaw, belki de bir prensin gelip öperek beni uyandırması gerekiyordur!!... Peehhhh
Hayır hayır...pes etmek yok. Tamam, ben de pazar günü diyete başlarım. Hem hafta başı candır, diyete başlamak için en güzelidir. Sabahtan havuza da giderim. Hem yüzerim, spor yaparak eririm, hem de güneşlenirken cillop gibi delikanlıları seyrederken eririm , oohh...


20 Haziran 2013 Perşembe

Yuh Deve...

Eveeet...Ne demiştik? Haftanın belli bir günü, günahı ve sevabıyla birlikte kilomla ilgili gelişmeleri burada sizlerle paylaşacaktım. İlk haftanın sonucunu açıklıyorum...  Yaklaşık + 2.5  kilo , yuhh devee
Sana demedim yavrum dön önüne...

Ben böyle salak bir  hatunum işte. İnsan kendi kendini bu kadar sabote eder mi? Hadi onun jübilesi hadi bunun jübilesi... Aman da bugün moralim bozuk... ayyy bugün de geçsin yarın başlarım... Bu ne kardeşim bu nee? Erteleme huyumdan bir an önce vazgeçmem lazım.  Neyi bekliyorum ki ?

Pes etmek yok. Yarın sabah tekrar başlıyorum.

16 Haziran 2013 Pazar

Son Yıldönümü

Gece yarısını çoktan geçmişti. Arabamıza binip yeni evimize doğru yola çıkmıştık. İlk kez o gece bu kadar yakından ve canlı olarak bir ateş böceği görmüştüm. Bir şekilde arabanın içine girmiş, karanlıkta gelinliğimin eteklerinde yanıp sönerek uçuşuyordu. O an çok hoşuma gitmişti. Elini sıkıca tutup "Ne dersin, sence bu bizim uğurumuz mu?" diye sormuştum... kötü günlerin habercisiymiş. O günün üzerinden tam 6 yıl geçti.
İlk ve birlikte geçirdiğimiz son yıl dönümümüzde  ona güzel bir kol düğmesi almıştım,  özel bir anlamı vardı. Uzun zamandır sıkıntılı geçen günlerimizi her şeye rağmen geride bırakmak ve bir şeyleri düzeltmek için çabalıyordum ve o gün bunun için iyi fırsatlardan biriydi...İşe yaramadı. Bir ay sonra o kol düğmelerini, topladığım diğer eşyalarının yanına koyarken nefes alamadığımı hatırlıyorum.
Ertesi sene yıl dönümümüz yaklaştığında bir kaç gün öncesinde içim kıpırdanmaya başlamıştı. O günü nasıl atlatacağımı hiç bilmiyordum. Tüm sene boyunca kendimi sorgulamış, neden bütün bunları yaşadığımı anlamaya çalışmıştım. Sanki hiç yaşamamış birini sevmiştim ve galiba hala onu özlüyordum.  Bu durumdan beni sevgili arsız böcüküm kurtardı. Beni Çengelköydeki Villa Bosphorus'a götürdü ve çok keyifli bir akşam yemeği eşliğinde o günü atlatmamı sağladı. Zaten boğaz beni her zaman rahatlatmıştır.
Sonraki senelerde o kadar kötü hissetmedim. Her geçen yıl farklı duygular içindeydim. Birinde kızgın, birinde kendini suçlayan,birinde boş vermiş... Geçen sene 15 gün sonrasında hatırladım mesela :).
Bugün son yıl dönümümüz. Bir aksilik olmazsa bu sene artık yasal süre doluyor ve kağıt üsteki bu evlilik bitiyor.

Şimdi bunları neden anlattım? Taahhüdlerimle ne ilgisi var?
Geçen görüşmemizde Piçiko bana, aslında kilo vermek istemediğimi düşündüğünü söylemişti. Ona göre sevimli tombul olmak işime geliyordu. Bana çok saçma geldi. Olur mu öyle şey, bu ne şimdi ? Ama dün koçumcuğumla vizyon belirlemek ve hayallere ulaşmak üzerine konuşurken buna benzer bir şeyi söyleyince bunu biraz sorgulamam gerektiğini düşündüm. Kilo vermeyi gerçekten istiyor musun? diye sordu. Bir de taklidimi yapar gibi tuhaf bir hareket yaptı :)) neydi o hiç anlamadım ama aklıma geldikçe hala gülüyorum...
Neyse, düşündüm ve şu sonuca vardım. Az önce anlattığım dönem benim için hiç kolay geçmedi. Her ne kadar dışarıdan iyi görünsem de uzun bir süre içimde koca bir ateş yandı. Kimi zaman ufak bir anı o ateşe üfleyip büyümesine neden oldu. Kimi zaman da ben kendimi sorgulayacağım derken geçmişi kurcaladım ve istemeden de olsa ateşin sönmesine hiç izin vermedim. Bundan dolayı hep korunup kollanması gerektiğine inandığım bir şirinlik muskası ortaya çıktı. Kilolu olmak, farkında olmadan beni tekrar üzülmekten koruyan bir bahane haline geldi. Artık geleceğe bakmak istiyorum desem de gerçekte bunu yapmıyorum.
İşte şimdiki taahhüdüm bu. Bugün, bu son yıl dönümü ile birlikte, artık geçmişte beni üzen olayları tekrar tekrar kurcalamaya, eski hatıraların beni üzmesine izin vermeyeceğim. Tekrar biri tarafından sevilip yine o kişi tarafından üzülebileceğim gerçeğinden kaçmayacağım. Üzülmemek pahasına geri durmayacağım. Güzel hatıralar biriktirebilmek için önce onu yaşayacağım :)




12 Haziran 2013 Çarşamba

Ekime Kadar...

Alın işte ilk taahhüdüm. Ekime kadar mutlaka kilo vermeliyim.
Savaşını vermem gereken en öncelikli konunun bu olması gerektiğine karar verdim.

Çünkü ;
  • Her şeyden önce sağlığımı olumsuz etkiliyor
  • Kendimi yaşlı hissetmeme neden oluyor. Oysa daha körpecik hatunum :P . Biraz daha zayıf olsam 30'um diye yuttururum yemin ediyorum.
  • Eskiden kolay lokma dediğim tipler için artık "o bana bakmaz ki" diye cümleler kuruyorum.
  • Her istediğimi giyemiyorum.
  • Yapmak istediğim bir çok şeyden, sırf bu kilo ile o ortamlara girmek istemediğim için vazgeçiyorum. Saçma di mi ?!! Ama öyle ..
Bugün çok sevdiğim bir arkadaşımın Ekim ayında evleneceği haberini aldım. Hem de hiç yabancı olmayan biriyle ;) .Anlaşıldığı üzere asıl derdim bu :).
Arsız böcük evleneceğini bana aylar öncesinden haber vermişti. Ha bugün ha yarın diye diye zaman su gibi akıp geçti ve ben yine istediğim gibi bir elbise bulamadım. Oysa hayalimde şöööyle kıpkırmızı, dekoltesi güney afrikaya kadar uzanan zarif bir elbise giymek var.
Yaaa üfff tamam o olmazsa bu da olur 
Uzatmayalım...İşin özü hedefimin kilo vermek olması. Bunun için 2 sene önce gittiğim diyetisyenin verdiği listeleri gün yüzüne çıkardım. Yarından itibaren kaçamak yapmadan başlıyorum. Ayrıca günlerdir ihmal ettiğim spora da başlayacağım. Ama öyle site içinde yürümek yok artık. Hafta içi en az 3 gün, hafta sonu 2 gün birden spor salonuna gidilecek.
Yahu İstanbul'un en iyi spor kulüplerinden birine 11 yıllık üyeliğim var. Ama üşengeçliğimden ve oraya giden zayıf hatunları görüp sinir olmaktan canım gitmek istemiyor.  Yok artık öyle ... Hatunlara değil, onlara destek olan spor hocalarına odaklanacağım...Bakınız aşağıdaki sekil 1-A .  Arkadaş gerçekten oranın hocalarından bu arada...Yılbaşı partisi için özel olarak çekilmiş fotoğraflardan biri bu. Hocaların tamamına yakını böyle, yani yardım sever demek istiyorum.  Neyse konuyu değiştirmeyeyim...

Pekii, bu işin takibi nasıl olacak ?  Öyle ya, karar verdim demekle olmuyor. Haftanın belli bir günü o hafta boyunca ne kadarlık bir ilerleme olduğunu buradan duyuracağım. Kaçamak yaptıysam veya spora gitmediysem onları da söyleyeceğim. Günahım, sevabım burada olacak yani. Bakalım kendime kurduğum bu ilk tuzak işe yarayacak mı? Beni izleyin anacığıımm :)





9 Haziran 2013 Pazar

Öyle Bir Geçer Zaman Ki...

Aman tanrım, yazmayalı ne kadar zaman olmuş.  En son 2010'da bir şeyler yayınlamışım. Benimkisi maymun iştahlılık arkadaş. Önce heveslenip başlıyorum, sonra tembellik edip peşini bırakıyorum.
Peki ne değişti bu zamana kadar?
* Taşındım
* 10 kilo verdim
* Psikiyatristimi değiştirdim
* Artık bir yaşam koçum var
Pekiii ne değişmedi?
* Hala şişmanım
* Hala kağıt üstünde evliyim
* Hala ... saçmalıyorum
Hayatımdaki en önemli değişim, değişmeye karar vermem oldu. Bunun için önce farkındalıklarımın oluşmasını sağlamak ve sonrada bunları geliştirerek arttırmak gerekti. Değişim gerçekten çok sıkıntılı ve zor bir süreç . Zaman zaman moralimin bozulduğu, pes etme noktasına geldiğim ve vaz geçtiğim oldu, hala oluyor. Ama kendi iyiliğim için sil baştan bile olsa yeniden başlayıp devam etmem gerektiğini hiç unutmuyorum ve ayağa kalkıp "hadi bir daha" diyorum. İnsanın kendisini keşfetmesi ve bu keşif sırasındaki değişimleri gözlemesi çok başka bir keyif.
Elimde benimle ilgili özellikleri ortaya koyan bazı tanımlamalar var. Bunlar bir test sonucunda ortaya çıktı. Hedefim, bu sonuçlar doğrultusunda bazı özelliklerimi geliştirmek, bazılarını törpülemek...sonunda "kazanan şirinlik muskasına" ulaşmak :)

Bu dönemde başlamam gereken ilk noktanın, savaşçı kimliğimi biraz daha öne çıkarmak ve diğer hedeflere ulaşmak için ihtiyacım olacak gücü elde etmek olduğunu düşünüyorum.
Tekrar blog yazmaya başlamamın nedeni bu sürece faydası olacağını düşünmem. Kendime verdiğim taahhütleri burada paylaşacağım. Eğer takip edenim ve sorgulayanım olursa, bu taahhütleri yapmak için bir zorunluluk hissederim ve üşensem bile "kendini kanıtlama" özelliğim nedeni ile yapmak zorunda kalırım. Böylece, Arsız Böcük'ün dediği gibi, kendini tuzağa düşürmek gibi iyi bir yöntemi kullanmış olurum.
Şu anda ihtiyacım olan tek şey biraz cesaret...Hadi başlayalım :)