4 Mayıs 2014 Pazar


Facebook hakikaten inanılmaz bir icat. Geçenlerde gelen iki tane arkadaşlık teklifini, kişileri tanımadığım için ilk önce kabul etmedim. Her ikisiyle de liseden ortak arkadaşlarım vardı. Gidip gelip fotoğraflara baktım bir süre ama yok.. tanımıyorum. Nihayet bugün kitaplığımın bir köşesinde lise yıllığımı buldum. İsim ve fotoğrafları eşleştirip kim olduklarını fark edince koca bir yuh çektim. Insan nasıl bu kadar değişebilir. Üstelik bir tanesi bir dönem sıra arkadaşımdı ve o zamanlar oldukça yakındık. Minicik siyah kıvırcık saçlar uzamış, düzleşmiş ve sarışın olmuş. Teklifleri kabul edip biraz profilleri incelediğimde epey keyif aldım. Eski arkadaşların neler yaptığını bilmek, başarılarını, mutluluklarını ve hatta çocuklarını görmek eğlenceli oluyormuş :). Açıkçası geçtiğimiz günlerin tek eğlencesi de buydu...


Son iki hafta boyunca tam bir bahtsız bedevi hayatı yaşadım. Çalıştığım yerde akşamları gün sonu programları çalışıyor. Bizlerde sırayla nöbetçi oluyoruz ve bu uygulamalarda bir sorun yaşanırsa müdahale ediyoruz. Nöbet sırası bendeydi ve her nöbetimde olduğu gibi neredeyse her gün bir sorun çıktı. Son üç gün ise tam bir kabustu. Çarşamba akşamı çıkan sorun yüzünden sabah beş buçuğa kadar çalışmak zorunda kaldım. O nedenle ertesi günüm tam anlamıyla piç oldu. Yetmiyormuş gibi, operatörün bir dalgınlığı yüzünden, tatil günleri çalışmaması gereken uygulama çalışmaya başladı. Off Tanrım! Bu sefer sorun çok büyüktü ve iş yerine gitmem gerekti. Yoldayken arabam, tekerlekte sorun olduğuna dair uyarı vermeye başladı. Pek önemsemedim. Kontağı kapatıp açtığımda düzelir diye düşündüm... yazılımcı mantığı işte :) .


Sabah dört gibi nihayet sorunlar aşıldı ve eve dönme vakti geldi. Herkes dağılırken, sevgili şehir öküzü uzağa park ettiği arabasına kadar götürmemi istedi. Allahtan benimle gelmiş. Araba iki adım gittikten sonra tekerlekten korkunç sesler gelmeye başladı. Beraber en yakındaki benzin istasyonuna gittik. Orada tekerleğe biraz hava bastı. Eve kadar korka korka da olsa dönebildim. Evde aracın kılavuzunu biraz kurcaladığımda lastiklerimin run flat olduğunu ve bir süre patlak hali ile kullanılabileceğini öğrendim. İki saat uyuduktan sonra sabah erkenden tekrar işe gittim ama önce servise uğradım. Yarım saat içinde lastiği tamir ettiler. Çivi girmiş. Bu arada çivi sadece arka tekerleklere batarmış, bunu biliyor muydunuz? Ön tekerlek çiviyi arka tekerleğe fırlatırmış. Neyse..Emin olmak için servisteki adama, patlak hali ile bu tekerleği ne kadar kullanabileceğimi sordum. Çok rahat 100 km gidersiniz dedi. "Aaaa! iyiymiiiş.. Haftasonuna kadar idare edermişim yani, tüh!". Adam suratıma dehşetle bakıp, "Yok hanımefendi o kadar da değil, amaç kesinlikle bu değil" dedi. Ardından bir sürü öğütler sıraladı ve anladığıma ikna olduktan sonra beni yolcu etti.


Dün yine akşama kadar çalıştıktan sonra, güzel güneşli bir cumartesi gününü yine iş yerinde geçirdim. Ee ama artık yeter. Yarın dinlenme zamanı. Ve bilin bakalım yarın ne yapacağım? Gidip kendime bisiklet alıcaaaaam :). Aslında bisiklete binmeyi bilmiyorum. Rollerblade kullanmayı öğrenmekten daha eziyetli olamaz sanırım. Geçen sene paten kaymayı öğreneceğim diye her yerim çürük içinde kalmıştı. Allahtan zamanında hevesim kaçtı da çanağı kırılmaktan kurtardık. Bisiklet ile yaşayabileceğim en büyük sorun, bu çüsseye dayanamayan selenin bir tarafıma kaçması olabilir. Sonucu yaşayıp göreceğim artık. Muhtemelen bir sonraki yayınım, bisiklet maceralarımdan oluşacak. Merak ediyorsanız lütfen takip ediiin :)
Sevgiyle kalın..






1 yorum:

  1. Birşey almadan konuşalım çok güzel katlanan modeller var rahatlıkla arabaya atıp istediğin yere götürebiliyosun.Rahat olur sana. Ara beni

    YanıtlaSil