Sevgili koçumcuğum ilk seansimizda, bana değişimin başladığını ve her baktığımda değişmekte olduğumu hatırlatacak bir obje bulmamı istemişti. Önceleri bir türlü nasıl bir şey olması gerektiğine karar veremedim. Belki bir şarkı olabilir diye düşündüm. Nat King Cole 'den "Smile" olabilirdi. Sevdiğim bir şarkıydı ve sözleri benim için güzel şeyler ifade ediyordu.
Smile though your heart is aching
Smile even though its breaking
When there are clouds in the sky, youll get by
If you smile through your fear and sorrow
Smile and maybe tomorrow
Youll see the sun come shining through for you
Light up your face with gladness
Hide every trace of sadness
Although a tear may be ever so near
Thats the time you must keep on trying
Smile, whats the use of crying?
Youll find that life is still worthwhile
If you just smile
Thats the time you must keep on trying
Smile, whats the use of crying?
Youll find that life is still worthwhile
If you just smile
Sonra bu fikirden biraz uzaklaştım. Çünkü her ihtiyacım olduğunda ona ulaşamayabilirdim. Ya da bir süre sonra çok dinlemekten sıradan hale gelebilirdi. O yüzden daha göz önünde bir obje olmalıdı. Belki bir kolye, bir yüzük. Ama bunların da bir anlamı olmalıydı. Sıradan bir takı olmamalıydı.Aynı zamanda güzel ve değerli olmalıydı. Ne olabilir diye araştırırken Goldaşın sitesinde aşağıdaki bu yüzüğü gördüm. Evet şekil şemal güzel ama asıl dikkatimi çeken koleksiyonun adıydı, " Ah- Mine'l Aşk ".Aşkın elinden, aşk yüzünden demek.
Ortaokul yıllarıydı... Çılgın Ruziye ile birlikte evden 10 dk uzaklıktaki bir kırtasiyenin önünde başka iki arkadaş ile sabahın köründe buluşup okula öyle giderdik. Bahar aylarında bizim yaşlarımızda şeker bir çocuk, her sabah aynı saatlerde bisikletiyle kırtasiyenin yanındaki büfeye gelip ekmek falan almaya başladı. Her gün onu görmeyi iple çekmeye başlamıştım. Evden geç çıkacak olursak Çılgın Ruziye ile kavga ederdim. Bir seferinde, sırf o çocuğu bir kaç saniyeliğine de olsa görebilmek için 10 dakikalık yolu deli gibi koşarak gittiğimi hatırlıyorum. Nefes nefese kalmış ve onu arkada bıraktığım için Çılgın Ruziye'den çok fena zılgıtı yemiştim ama olsun, "O"nu görebilmiştim :) .Bu hikaye, salak bir aşk uğruna saçma sapan şeyler yapabileceğimi hatırlatan ilk hikayelerden biridir. Bugüne kadar hayatımın yönünü değiştiren bir çok şey, aşk yüzünden yaptığım saçmalıklardan kaynaklandı.
Hayatımdaki en büyük değişim, aşık olduğumu sandığım kocamın beni terk etmesi yüzünden depresyona girmemle oldu. Tekrar hayata dönme isteğim, yine birine karşı duyduğum platonik bir aşkla başladı. Bu değişimi gerçeğe dönüştürmek için ilk elle tutulur adımı atmak ve koçluk desteği almak da yine başka bir aşk çılgınlığı sonrasında oldu. Dolayısıyla, " Ah- Mine'l Aşk " ve bu yazıyı taşıyan herhangi bir obje pekala benim değişim sembolüm olabilirdi :) .
Bugün bu objeye baktığım zaman, aşkın verdiği enerjiyi yanlış yönde harcadığımı görüyorum. Belki şöyle söylemek daha doğru olur; bir şeyleri gerçekten çok istediğimde onu yapabilecek gücüm var, ama o gücü kendim için değil, aşık olduğum biri için ortaya çıkarıyorum. Asıl değiştirmem gereken şey işte bu. Kendim için istemek ve kendim için yapma gücünü bulmak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder