25 Ekim 2013 Cuma

Sapanca Gezisi


Geçen yazımda bahsettiğim İzmit gezisine çıkmadan önce tüm hazırlıklarım tamamdı ama yine de içimde bir huzursuzluk vardı. Yatmadan önce aklıma düştü, dua edeyim bari dedim. Amcamın cenazesindeki gibi kötü bir duruma düşmemek için de (Fatiha diye başlayıp Ayetel Kürsi ile bitirmiştim !!!)  bu sefer direkt internetten bir iki dua açıp okudum. Sonra mışıl mışıl uyudum. 
Sabah kalktığımda içimde acayip bir çoşku vardı. Ne olur ne olmaz diyerek 20 dakikada kendime 2 günlük çanta hazırladım. Eğer yolda bir sıkıntı duymazsam Sapancaya kadar gitmeye karar vermiştim. 


Önce tedirgindim. Orta şeritten neredeyse hiç ayrılmadım. Kamyonların yanından geçerken çok dikkat ettim. Epey ilerlemiştim ve birazdan İzmite varmış olurum herhalde diye düşünüyordum ki Şekerpınar tabelasını gördüm. Ulan !! Burası bizim arkadaşların her gün işe gidip geldiği yer ?!  Ben dağları aştım sanıyorum ama dötüm kadar yol gitmişim, övündüğüm şeye bak. Sonra fark ettim ki tedirginlikten uzun yol şarkıları CD'sini bile açmamışım. Bu iş böyle olmaz, kendine gel dedim. Açtım CD'mi, geçtim sol şeride. İşte asıl yolculuk o zaman başladı. Inanılmaz keyifliydi. Izmitte hiç durmadım bile, direkt Sapanca'ya doğru devam ettim. Yolda attığım sevinç çığlıklarını ve kahkahalarımı duyan biri olsa deli olduğumu düşünebilirdi. Umurumda bile olmadı :). 


Sapancaya vardığımda NG Güral Sapanca Otelini bulup oraya yerleştim. Yeşillikler içinde çok huzurlu bir yerdi.Üst katlarda bir oda rica ettim. Manzarası harikaydı. Sonra gidip biraz bahçesinde dolaştım. Hamakların olduğu bir bölge keşfettim. Hiç kaçar mı, yaklaşık yarım saat hamak keyfi yaptım. Geri dönüp bir şeyler atıştırdım ve lobide oturup kitap okudum. Otelin değişik aktiviteler için çalıştığı bir firma varmış. Onun numarasını almıştım ama sonradan nedense pek içimden gelmedi. Orada kendimle baş başa olmak hoşuma gitti galiba.


Ertesi gün otelin içinde trekking yapabileceğimi öğrendim. Evet, otelin sınırları içinde bildiğiniz orman var ve 3 farklı zorluk derecesine göre oklarla yönlendirmeler koymuşlar. Tek başınıza okları takip ederek trekking yapabiliyorsunuz. İyi ki yürüyüş batonlarımı götürmüşüm, 2 Saat civarında inişli çıkışlı çok keyifli bir gezi yaptım. Başka koşullar olsa hiç kimse beni asla ormanda tek başıma yürütemezdi. Otelin içinde, güvende olduğumu bilmek, bana bunu yapacak cesareti verdi. Oysa orası da ıssız bir yerdi ve biri beni öldürüp kenara atsa günlerce fark edilmeyebilirdi. Bunun üzerinde biraz düşüneceğim.


Yürüyüş sonrası  önce hamama gidip bir güzel kese ve köpük masajı yaptırdım. Sonra da önerileri üzerine 80 dakikalık "Lomi Lomi Nui" diye bir masaj yaptırdım. Bu masajda eller dışında kolun dirseğe kadar olan kısmını da bir nevi merdane gibi kullanıyorlar. Yani bildiğiniz ağzınıza mıçıyorlar. Bir daha yaptırırsam nah böööle olayım. Tipe baksan ufak tefek uzak doğulu bir hatun. Ama eli o kadar ağır ki. İşin kötüsü, masajı yaparken o kadar fark etmiyorsunuz. Zaten hamamdan yeni çıkmışım, pelte gibiyim. Güzel bir müzik çalıyor, hoş kokulu masaj yağları ile biri sizi mıncıklıyor... Gel gör ki odaya çıktıktan bir saat sonra etlerim acımaya başladı. Bildiğin yumuşak masajlardan şaşmamak lazım.

Oradayken arkadaşım Kıvırcığın, iş yerinden arkadaşları ile cumartesi günü Eskişehire gideceğimi öğrendim. Yüzsüzlük edip gezilerine kendimi de dahil ettim. Normalde böyle bir şeyi asla teklif etmezdim, kendimi aştım :).  Eskişehire kadar arabayı ben kullanacağım. Arabada iyi şoför olan biri daha olacağından içim rahat. Oradaki gezi programı da hazır. Çok heyecanlıyım. Yarın sabah erkenden yola çıkıyoruz. 


Bu arada , bugün diyetisyenimle görüştüm. Kas oranım artmış ama yağdan da yarım kilo daha almışım. Ne bileyim yahu, o kadar trekking falan yapınca birazcık tatlı yesem bile yakarım diye düşünmüştüm. Öyle olmuyormuş. Açık büfelerden nefret ediyorum. Hatun çok ciddi ağzıma sıçtı. Aslında ondan önce ben kendime çok kızdım. Benim bir hedefim var yahu. Öyle tatil matil havasına kapılıp tatlı yemek de ne demek?!!  





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder